Çağatay Ulusoy | Çağatay Ulusoy Fan Club
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Çağatay Ulusoy | Çağatay Ulusoy Fan Club

Çağatay Ulusoy | Çağatay Ulusoy Fan Club
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  



Çağatay Ulusoy | Çağatay Ulusoy Fan Club 'daki "“Hollywood standartlarına göre hazırlandık ve tam Karadenizli olduk!”" konusunu beğendin mi ? Paylaş.

FacebookTwitterEmailWindows LiveTechnoratiDeliciousDiggStumbleponMyspaceLikedin

Paylaş|

“Hollywood standartlarına göre hazırlandık ve tam Karadenizli olduk!”

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
YazarMesaj
~> Tuba-Pinar <~
KURUCU
KURUCU
Tuba-Pinar
Kadın
Mesaj Sayısı : 220
Tecrübe Puanı : 672
Doğum tarihi : 02/08/96
Kayıt tarihi : 02/11/10
Yaş : 27
Nerden : Ingiltere

“Hollywood standartlarına göre hazırlandık ve tam Karadenizli olduk!” Vide
MesajKonu: “Hollywood standartlarına göre hazırlandık ve tam Karadenizli olduk!” “Hollywood standartlarına göre hazırlandık ve tam Karadenizli olduk!” Icon_minitimeC.tesi Kas. 06, 2010 8:28 am

“Yüreğine Sor”un aşk üçgenini Tuba Büyüküstün, Kenan Ece ve Hakan Eratik tamamlıyor. Şive, horon, türkü söyleme dersi olan oyuncular rollerine Hollywood’vari hazırlandıklarını söylüyorlar. “Yüreğine Sor”un üç oyuncu için de önemi büyük. Büyüküstün’ün sinemadaki ilk başrolü, Ece ve Eratik’in ise ilk filmi...

Yusuf Kurçenli’nin yönettiği “Yüreğine Sor” üç genç oyuncu Tuba Büyüküstün, Kenan Ece ve Hakan Eratik’in hayatındaki bir ilkin kesişme noktası. Ece ve Eratik’in ilk Türk filmi. Arapların ona duyduğu hayranlık nedeniyle Türkiye’nin 2009 sezonundaki tanıtım kampanyasında Ortadoğu pazarının yüzü seçilen Büyüküstün ise ilk kez bir Türk filminde başrolde.
Karadeniz’de geçen çekimleri anlatırken Hakan Eratik oradaki doğanın onu beş yaş gençleştirdiğini söylüyor. Kenan Ece kavanoz kavanoz balla İstanbul’a döndüğünü anlatıyor. Tuba Büyüküstün ise Ugg’larının içine giydiği, Karadenizli kadınların ördüğü yün çoraplarını gösteriyor gülerek.
Aşkın dine, kültür farklılıklara, geleneklere, toplumsal baskılara direnip direnemeyeceğini soran 12 Mart vizyon tarihli filmi Galata’da buluştuğumuz üçlüden dinliyoruz...

“Yüreğine Sor”un kadrosuna dahil olma hikayenizi anlatır mısınz?
Tuba Büyüküstün: Yurtdışında tatildeydim. “Yönetmen Yusuf Kurçenli yeni filmi için seninle görüşmek istiyor” diye bir telefon aldım. “Dönüşte yani 10 gün sonra okuyabilirim senaryoyu, bekler misiniz?” dedim. Döner dönmez alelacele senaryoyu bitirdim. Hayran kaldım. Önce hikaye, sonra Esma karakteri büyüledi beni. Esma’nın keşfedecek tarafları vardı, her şeyini birdenbire çözememiştim. Bu beni heyecanlandırdı, teklifi kabul ettim.
Kenan Ece: Bu teklifin gelmesi benim için beklenmedik bir durumdu. Ajans tarafından arandım, görüşmelere gittim. Bir süredir yaşadığım ve oyunculuk yaptığım İrlanda’dan yeni dönmüş sayılırdım. Bir Karadeniz erkeğini canlandıracak oyuncuyu ararken beni seçmelere çağırmalarına şaşırdım. Yusuf hoca görüşmelerde beni soğuk bulmuş. Sonradan “Karşımda soğuk nevale gibi oturuyordun” dedi. İkinci deneme çekiminde bu rolü oynayabileceğime dair hem ben ikna oldum hem de Yusuf hocayı ikna ettim.
Hakan Eratik: Senaryoyu e-posta ile yolladılar. Gittim, görüştük. Hoca beş dakika sonra “Haydi yukarı çıkıp şive çalış” dedi bana.

Oynadığınız Mehmet karakteri iki aşığın, Esma ve Mustafa’nın peşine düşüyor. Filmin kötü adamı Mehmet mi?
Hakan E.: Hayır kötü adam değil, âşık bir adam sadece. Mustafa ile arkadaşlar. İkisi de Esma’yı seviyor. Mustafa’ya “Tuba benim olacak” diyor. Pardon, Esma! Ay Sami
(Tuba Büyüküstün’ün sevgilisi Sami Aydın’ı kastediyor) duymasın, sakın söylemeyin(!).

Tuba hanım siz son dönemin popüler kadın oyuncususunuz. Pek çok film senaryosu teklifi gelmiştir size. Neden başrol için “Yüreğine Sor”a kadar beklediniz?
Tuba B.: Senaryo ve karakter dört dörtlüktü. “İçinde bulunmak istediğim film” tanımıma uyuyordu “Yüreğine Sor”. Film yapmak için hep zamanımın olmasını bekledim. Kafam rahat olmalıydı. “Asi” bitti, ben yedi-sekiz ay dizi çekmemeye karar verdim, o döneme denk geldi film. Her şey puzzle’ın parçaları gibi yerine oturdu.

“Bıçak horonu sahnesinde alnıma parça saplandı”

Çekimler sırasında horon öğrenmişsiniz.
Kenan E.: Tuba ile birlikte Hemşin horonu üzerine eğitim gördük. Hakan ve ben ayrıca bıçak horonu sahnesi üzerinde çalıştık.

Bıçak horonu nedir? Tehlikeli bir şeye benziyor...
Hakan E.: O da bir tür dans, Orta Karadeniz’e ait. Dansın yanında güç gösterisi de var. İyi dansla kavga edebilenin kazandığı, gölge dövüşü gibi bir şey. Müthiş kondisyon gerektiriyor. Hızlı dans etmelisiniz çünkü.
Kenan E.: Eskiden Karadeniz dağlarında yaşayan eşkıyaların yaptığı bir dansmış.

Kazasız belasız bitirdiniz mi çekimi?
Kenan E: Çekimlerde gerçek bıçaklar kullanıldı ama keskin tarafları bantlarla kapatıldı ki başımıza bir şey gelmesin.
Hakan E.: Biz Kenan’la bir ara kendimizi epey kaptırdık. Bıçakları çakarken bıçaktan kopan ufak bir parça alnıma saplandı. Neyse ki iz falan kalmadı.
Tuba B.: Sizde iz yok ama tırmandığım ağaçların dallarının izini hâlâ kolumda taşıyorum ben.

Aldığınız dersler horonla bitmemiş. Karadeniz şivesi eğitimi de görmüşsünüz.
Tuba B.: Önceleri şive konusu beni tedirgin etti. Bir yandan da projeyi çekici kılıyordu. Yeni bir şey keşfetme heyecanının oyuncunun kanında olması gerek. Çekimlere başlamadan şive dersi gördük İstanbul’da.Çayelili tiyatrocu Zelkif Yelkenci çalıştırdı bizi. Üsküdar’daki Çayeli Derneği’ne gittik. Oradakilerle sohbet ettik. Sesli çekimlerde ise Emine Kaşıkçı hocamızdı.
Kenan E.: Yöreye ait türküler dinleyerek alıştırma yapıyordum. Senaryonun şiveyle okunduğu bir CD verildi bize. Onu da sık sık dinledik, dersimize iyi çalıştık. Yönetmenimiz Yusuf hoca da Çayelili. Sette bize yardım etti. Karadenizliler, şivelerinin karikatürize edilmesinden rahatsızlar. Biz iyi bir iş çıkardık. Umarız beğenecekler.
Hakan E.: Hollywood’da olan biteni duyunca imreniyorduk. Aylardır oyuncu koçuyla çalışıyor falan... Biz de Hollywood standartlarında hazırlandık role. Çayelili gibi olduk filmin sonunda.

Üç rol arkadaşının kimyası tuttu mu?
Hakan E.: Tuttu. Çok iyi anlaştık.
Tuba B.: Hakan ve Kenan’la çok rahat çalıştım. Oyunu paylaşarak çektik sahneleri.
Kenan E.: Ayder Yaylası’nda kaldık. Üçümüz ve Ayla Algan, Civan Canova, Alp Öyken, Tomris Oğuzalp gibi isimlerle otelde muhabbetle geçen uzun gecelerimiz oldu.
Tuba B.: Eylülde kar yağdı. Mangalda sucuk-ekmek yaptık. Güzel zaman geçirdik birlikte.
Hakan E.: Bodrum’dan bize plaj görüntüleri yollayan arkadaşlarımıza biz de yaptığımız kardanadamın fotoğrafını yolladık.

“Karadeniz’de hâlâ bu konunun yasak bir tarafı var. Din farkından bahsetmek istemiyorlar”[
img][Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.][/img][img][Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.][/img]

Hakan Eratik ve Kenan Ece’nin birlikte rol aldığı bıçak horonu sahnesinde küçük bir kaza yaşandı. Bıçaktan kopan parça Eratik’in alnına saplandı.

Karadeniz’in temiz havası “çarptı” mı sizi?
Hakan E.: Müthişti. Cildim sanki beş yaş gençleşti. Karadeniz’in suyu, havası, doğası misti mis.
Tuba B.: Musluklardan su içebiliyorlar. İstanbul’da yaşan biri olarak hayret ettim tabii. Dönüşte iki şişe su getirdim oradan, o kadar sevdim ki tadını. İçtikçe içesi geliyordu insanın, içim temizleniyor gibiydi.
Kenan E.: Balına bayıldım. İstanbul’a kavanozlarla bal taşıdım.

19’uncu yüzyılın sonunda geçen hikayede gizli bir Hıristiyan olan Mustafa ile Müslüman Esma’nın aşkının girdiği çıkmaz anlatılıyor. Aşk, din engeliyle karşılaşıyor.
Tuba B.: Evet biz bunu aşk üzerinden anlatıyoruz. Din ayrımı yüzünden iki sevgilinin kavuşması engelleniyor. İzleyicinin yüreğine sormasını istiyoruz: “Din farkı neden aşka engel olsun?”
Kenan E.: O dönemde Osmanlı, yaptığı yasal düzenlemelerle Hıristiyan tebaayı Müslümanlarla eşit duruma getirdiğinde kilise gizli Hıristiyanların dinlerini açıklamasını istiyor. Konu-komşuna yıllarca “Ben Müslümanım” demişsin, şimdi nasıl “Ben numara yapıyordum, aslında Hıristiyanım” diyeceksin? Büyük bir açmaz bu. Film bu açmazın ortasına aşkı yerleştiriyor.
Hakan E.: O dönemde cahiller bu ailelere karşı tepki gösteriyor, daha açık görüşlüler ise anlayışlı davranıyor. Günümüzde din farkı hâlâ problem çıkarıyor.
Tuba B.: Karadeniz’de hâlâ bu konunun yasak bir tarafı var, bir tabu. Din farkından bahsetmek istemiyorlar.
Kenan E.: Karadeniz’de pek çok etnik grup var. Hepsi bir arada huzurlu ve medeni şekilde yaşıyor. Belki de derinlere inmeden, çok irdelemeden yaşamak hayatlarını kolaylaştırıyor.

Başınıza aynı şey gelse, başka dinden birine âşık olsanız aileniz yanınızda mı olur, karşınızda mı?
Kenan E.: Benim ailem bu konuda kendilerinde söz hakkı görmez. Bu yaştan sonra seçimlerimi kendim yaparım. Belki mutlu olur, belki üzülürler ama ilişkimiz kopma noktasına gelmez.
Hakan E.: Bizimkiler, kim olursa olsun aşk söz konusuysa itiraz etmezler.
Tuba B.: Benim ailem seçimlerimin beni mutlu edip etmediğine bakar. Kesinlikle arkamda durur ve bana destek olurlar.

“Ne Namık gibi tüm kızların peşinden koştuğu bir adamım ne de sönük bir tipim”
Kenan Ece
- Aslında ben Ay Yapım’la “Ezel”deki bir rol için görüşmeye gitmiştim ancak zamanları “Yüreğine Sor”la çakıştı. Seçimimi filmden yana yaptım. Sonra beni “Samanyolu” dizisinin Namık’ını oynamak üzere görüşmeye çağırdılar.
-Diziyle tanındım, ilgi arttı. Fan sitem kuruldu. Tanışmak isteyenler çıkıyor, hatta evlenmek isteyenler de...
- Ben İrlanda’da okurken ne Namık gibi tüm kızların peşinden koştuğu bir adamdım ne de sönük bir tiptim. İkisinin ortasıydım.


“Karadeniz kızından sonra Roman oldum, darbuka çalmayı öğrendim”
Tuba Büyüküstün
- Karadenizli Esma’dan sonra “Gönülçelen” dizisinde Roman kızı Hasret oldum. Karadeniz’den döndüm ve dizinin eğitimlerinin içinde buldum kendimi. Yine şive ve dans çalıştım.
- Derse önce 9/8’lik dansla başladık. Çünkü Çingenelerin tüm hayatına yayılmış bir ritim bu. Yürüyüşlerinde, konuşmalarında bile 9/8 ritm var. Darbuka çalmayı da öğrendim biraz.
- Çekimleri Ayvansaray’da Roman mahallesinde yapıyoruz. Onların da sorunları var. Ama bunları bizim yaptığımız kadar büyütmüyorlar. Üzüntüdense mutluluğu yaymaya gayret ediyorlar. O neşeli yanlarını çok sıcak buldum.

“Yeşim Salkım - Hakan Eratik çiftinden reyting abartmaya çalışanlara ‘Evet’ demedik”
Hakan Eratik
- İstanbul dışında çekilecek dizi teklifleri alıyorum ama ben evli bir adamım. Düzenim bozulacak diye kabul edemiyorum.
- Eşim Yeşim Salkım da oyunculuk yaptı. İkimize birlikte rol almamız için teklif geliyor. Kabul etmedik çünkü Yeşim Salkım-Hakan Eratik çiftinden reyting apartmaya çalışan işlerle çıktılar karşımıza. Ama sanatsal değeri olacağına inandığımız bir işte karşılıklı oynamayı çok isteriz.

“Hollywood standartlarına göre hazırlandık ve tam Karadenizli olduk!”

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

 Konu Etiketleri Etiketler
 Konu Linki Konu Linki
 Konu BBCode BBCode
 Konu HTML Kodu HTML Kodu
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çağatay Ulusoy | Çağatay Ulusoy Fan Club  :: Tuba Büyüküstün :: Çağatay Ulusoy Genel :: Basında Çağatay Ulusoy-
Türkçe Çeviri: Eclipse, Kodlayanlar MyBB, © 2002-2010 MyBB Group. Tasarım: trseven
Yeni bir forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar